Yağmurlu bir gündü, işe gitmek böyle zamanlarda daha zor oluyordu. Ayakkabısı su almaya başlamış, şemsiyesi de tamir istiyordu. Üstünü ac...

Anlatılan Acı Bir Hikâye


Yağmurlu bir gündü, işe gitmek böyle zamanlarda daha zor oluyordu. Ayakkabısı su almaya başlamış, şemsiyesi de tamir istiyordu.

Üstünü aceleyle giyinip, yola koyuldu, treni kaçırmaması lazımdı, yoksa geç kalırdı.

Adımlarını sıklaştırdı, âdeta koşar adımlarla istasyona geldi.
-Şükür, daha gelmemiş, dedi. Birkaç dakika sonra tren oflaya puflaya geldi, önlerinde durdu.

Yaşlılara yol verdi, sonra kendisi bindi. Ayakları ıslanmıştı, ayaklarını trenin kaloriferine dayadı, ayakları ısınmıştı. Biraz önce binmelerine öncelik verdiği yaşlı teyzeler, konuşmaya başlamış, sohbetleri oldukça hararetliydi.

Kulak kabarttı, bir hadise hakkında konuşuyorlardı. Tanıdıklarının bir kızı varmış, kreşte öğretmenlik yapıyormuş, çok da başarılı, herkes tarafından sevilen biriymiş. Üstelik çok da yardım sever biriymiş.

Bir gün kreşten çıkarken, yanına bir araba yaklaşıyor, çok iyi tanıdığı birisinin adresini soruyorlar. O da tarif ediyor.

Diyorlar ki biz çok dolaştık, bulamadık, buraların yabancısıyız, uzun yoldan da geldik çok yorgunuz. Sen bizi götürsen, seni tekrar buraya getiririz. Arabanın içine bakıyor, hanımlar var. Tamam diyor ve arabaya biniyor. Tanıdığının ismini verdiği için de güveniyor.

Biniş o biniş, kızcağızı hemen uyutup kaçırıyorlar. Başına her türlü aklınıza gelebilecek kötülükleri yapıyorlar. On gün sonra da babasını arattırıp, "Baba, benim bir sevdiğim vardı, evleneceğiz bana para yollaman lazım.", dedirtip kapatıyorlar.

Birkaç gün sonra baba, parayı bulup buluşturuyor ve söylediği adrese yolluyor. Fakat bu hikâyeye bir türlü inanamıyor. Böyle bir şey olsaydı, kızım bize söylerdi, diyor demesine de elinden bir şey gelmiyor, "Müsait vakitte elinizi öpmeye geleceğiz.", dediği için de biraz rahatlıyor. Fakat bir tarafı da "Benim kızım, böyle şey yapmazdı", diyor. Her ne ise böyle gelgitler arasında yemekten içmekten kesiliyor adamcağız, anne ise iyice perişan vaziyette.

Kızı kaçıranlar bölücü örgütle ilişkili kimselermiş, kızı dağa kaçırmayı planlıyorlarmış. Parayı aldıktan sonra arabaya bindirip Güney Doğu'ya doğru yola çıkıyorlar.

Epeyce yol gittikten sonra önlerine bir köpek çıkıyor ve ona çarpmayayım derken şarampole yuvarlanıyorlar. İçindekilerin hepsi kafalarını çarptıkları için bayılıyorlar, zavallı kızımız kendinde olduğu için, gelen polislere, olduğu gibi başına gelenleri anlatıyor. Bunun üzerine kızcağızı kurtarıyorlar. Kaçıranları da layık oldukları cezaya çarptırılıyor.

Fakat kızcağız bir türlü başına gelen olayları kaldıramıyor, destek tedavileri oluyor. Yaşlı teyzemiz de duyunca geçmiş olsuna gidiyormuş, göz yaşları içinde yanındakiyle acısını paylaşıyordu.

Allah'ım, ne kadar büyük bir acı! Sen, sabır ver, atlatması için güç kuvvet ver, göz yaşları içinde dualar ediyorduk. Tren son durağa gelmiş ayağa kalkacak mecalim kalmamıştı dizlerimde, herkesin inmesini bekleyerek biraz toparlandım, kapıya yöneldim bir gayretle indim.

Allah'ım, bizleri ve sevdiklerimizi böyle ağır imtihanlara tabi tutma, diyerek dualarla işime doğru yol aldım.






BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.