Ormanın, her günkü günden bir farkı yoktu. Sabah güneşi pırıl pırıl parlıyor, cırcır böcekleri iştahla konserlerini veriyor, kelebekler sevi...

Ormanın Senfonisi

Ormanın, her günkü günden bir farkı yoktu. Sabah güneşi pırıl pırıl parlıyor, cırcır böcekleri iştahla konserlerini veriyor, kelebekler sevinçle uçuşuyor, arılar bal yapmak için çiçekten çiçeğe dolaşıyor. Her şey rutin işliyor ta ki o ses duyulana kadar.

Aman Ya Rabbi! Ne idi bu? Gök gürültüsü desen, değil, feryat desen değil, nedir bu, diye küçük tavşan dolaşıyor. Huzursuzlukla oradan oraya zıplıyor, söyleniyor.

Anne tavşan, "Dur yavrum, korkma! Ben, bir bakayım, sen yuvada kal." Dedikten sonra aceleyle delikten başını yukarı çıkardı. Bir de ne görsün? Kocaman bir araba ve de sonuna kadar bağıran bir şey, "Öf bu da ne böyle? Ormanın huzurunu kaçırdılar. Arılar kovanlarını bulmakta zorluk çekti, cırcır böcekleri konserini kesti, kelebekler ise ağaçların kavuklarına sığındı. Hay Allah! Bu ne biçim insan böyle? Ormanın düzenini ve senfonimizi alt üst etti. Bizim o güzel senfonimizde, kuş cıvıltıları, arı vızıltıları, cırcır böceklerin cırcırları var. Zaten bu gürültüye ne gerek var?

Ne yapmalı da tekrar ormanın ahengini geri getirmeliyiz, diye düşünürken birden aklına bir fikir geldi.

Yavaşça yuvasına girdi ve "Minik kuzum, senle beraber bu işi halletmemiz lazım. Yoksa ormanın ahengi bozulacak, süt veren anneler sütten kesilecek, arı kovanları boş kalacak. Ben bir çözüm buldum, senle beraber bu işi halledelim." , diye yavrusuna konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sen arabanın yanındaki çocukların dikkatini üstüne toplarken, ben de hopörlerin kablosunu çekeyim. Haydi bakalım iş başa düştü." 

Bir öpücük kondurdu yavrusuna. Minik tavşan hoplaya zıplaya çocukların önüne atladı. Anne tavşan da bir hamlede hopörlerin kablosunu çekiverdi ve derin bir sessizlik.

Ormandaki ahenk yavaş yavaş yeniden geri geldi. Kuş cıvıltıları kulağına daha da güzel geliyordu. Oh be hayat varmış diye derin bir nefes aldı.

Çocuklar da yavru tavşanın peşinde koşmaktan yorulmuş bir kenara oturmuşlar zevkle ormanın sesini dinliyorlardı.

Babaları da kesilen müzik sesinin arkasından, ormanın senfonisini dinleyip, huzurla oturuyordu. "Ne büyük hata yapmışım, esas müzik ormanı dinlemekmiş", diye düşünerek tefekküre dalmış.


 


BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.