Yüz yıllardır atalarımız sevgisini, fikrini masalını hep şiirle, şiirsel ifade etmiş. Bu tarz bir yerde bizi terbiye etmiş, daha naif nesill...

Hangi Eser

Yüz yıllardır atalarımız sevgisini, fikrini masalını hep şiirle, şiirsel ifade etmiş. Bu tarz bir yerde bizi terbiye etmiş, daha naif nesiller yetişmiş. Bu şekilde dilden dile, dilden gönüle kültürümüzü devam ettirmişiz, asırlarca. Bu şekilde sözlü kültürümüzü oluşturmuşuz.

Zamanla hayatımıza yazı girmiş, o zaman da sözlerimizi yazıya döküp devam etmişiz, hem sözlü hem de yazılı kültürümüzü nesillerimize aktarmaya.

Yüzümüzü doğudan batıya çevirmeye başladığımız, Tanzimat'ın ilânıyla batıya açılan fikirlerimiz, nesirle tanışmış, romanlar, hikâyeler yazmaya. Aslında bizim hikâyelerimiz estetik, şiirsel anlatılmış, yazılmış asırlarca gönülden gönüle yayılmış. Fakat 'komşunun tavuğu, komşuya kaz gelir' hesabı ile kendi zenginliklerimize sırt çevirip, yüzümüzü tamamı ile batıya çevirip, özümüze yabancılaşmaya başlamışız. Bundan sonra batı taklidî eserler, kopyalar, tercüme eserler vermeye başlamışız coşkuyla.

İnsanlarımızın da bu farklı anlatım hoşuna gitmiş. Ekmek, peynir gibi tüketilmiş. Farkında olmadan kendi kültürümüze yabancı nesiller yetiştirmeye başlamışız. Midyat'a pirinç almaya giderken evdeki bulgurdan da oluvermişiz. Başkaların yürüyüşünü taklit etmeye kalkarken bir de bakmışız kendi yürüyüşümüzü unutuvermişiz. İşte son zamanın aydınlarının ve  dolayısıyla halkımızın durumu buna benzemiş.

Bünyemize uygun güzellikleri yenilikleri almak, aslımızı reddetmeden, almak elbette güzel bir şey. İnsanları kendi öz kültürlerini aşağılamak neyin nesi? Aslında bu kendi küçüldüklerinin ifadesi.

Şimdi aklı selimle oturup, nerede hatalarımız var diye tespit edip o hataları tamir ederek tekrar hayatımıza yön vermeliyiz.

Köksüz ağaç yaşar mı, belki birkaç gün ömür sürer, sonra kurumaya mahkum olur. Köklerimizi unutmadan yeni filizler ile hayata bağlanmak herhalde en doğru olanı.

Şiir ve nesri edebiyatımızın kavgalı kardeşleri olmaktan çıkarıp, barıştırmalı, birbirinin üstüne değil, yan yana kardeşçe geçinmesini sağlamalıyız ki yol alabilelim, faydalı olabilelim. Her ikisi de bizim ürünlerimiz değil mi? Neyi, nasıl ürettiğimize dikkat etmeliyiz. Ruhumuzu, kul olduğunu öğreterek özgürleştirebilirsek daha güzel eserler verebiliriz. Rabbine kul olmayı esaret görenler, başka duygulara veya şeylere esir olduğunun farkına bile varmazlar.

Daha güzel eserlerin üretildiği, daha güzel, mutlu yarınlarda buluşmak ümidi ile.







BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.