Eskiden, kabristanlarımızla iç içe yaşar, ölümden nasihatimizi her dem alırdık. Köylerimiz de hâlâ bu hâl devam ediyor. Hatta köyün girişind...

Ölümü Hatırlamak

Eskiden, kabristanlarımızla iç içe yaşar, ölümden nasihatimizi her dem alırdık. Köylerimiz de hâlâ bu hâl devam ediyor. Hatta köyün girişinde ki mezarlıklarımız, canlılardan önce bize hoş geldin diyorlar sanki. Biz de genelde ilk ziyaretlerimizi onlara yapıp öylece köyümüze merhaba deriz.

Şimdi ise şehir dışlarına yaparak, bu dünyayı adeta ölümsüz zannetmeye başladık. Dünya sevgisiyle öyle bir dünyaya daldık ki; ezanlar da okunmasa iyice boğulup gideceğiz.

Ezanlar sadece bu dünya için yaratılmadığımızı ve Rabbimize iman ve ibadet etmemiz gerektiğini her gün beş defa bize hatırlatıyor.

Duyan kulak, hisseden kalplere!

Ne yazık ki kalpleri İslam sevgisine, Allah muhabbetine kapalı olanlar ise rahatsız olmakta, zaman zaman bunları ifade ettiklerini duyuyoruz.

Ne diyelim Allah hidayetler versin!

"Ne kadar yaşarsan yaşa, ölüm gelecek başa" sözü, ne kadar güzel ve öğüt vericidir. Bu dünyanın cazibesini bir anda kaldırıp, sen layemut değilsin, aklını başına al, dikkat et. Rabbinin rızası dairesinde hareket et, nefsine uyma! Seni tuzağa çeker, diyor. Ahiret var unutma dinle senden ne ister?

Nefsinin sesini değil de, kalbinin sesini dinleyenlere ne mutlu.




BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.