Kapının zili çalıyordu. Saniye Hanım yavaşça doğruldu, - Allah Allah sabah sabah kim geldi acaba , diye kapıya doğru yöneldi ki zil tekrar ...

Eksiklerini Tamamla

Kapının zili çalıyordu. Saniye Hanım yavaşça doğruldu,
-Allah Allah sabah sabah kim geldi acaba, diye kapıya doğru yöneldi ki zil tekrar çalmaya başladı. Kapıya geldiğinde
-Kim o, diye seslendi.
-Hüsnü Bey evde mi? Ben arkadaşıyım.
-Bir dakika sesleneyim, Hüsnü Bey, arkadaşınız gelmiş.

Hüsnü Bey kapıyı açtı, ama tanıyamadı.
-Buyurun, ben Hüsnü, fakat sizi tanıyamadım.

-Aynı okulda okumuştuk yıllar önce, yıllar bizi değiştirdi tabii. Ben Ali, diye kendini tanıttı. Tanıttı tanıtmasına ama Hüsnü Bey bir türlü hatırlayamıyordu. Neyse kapıya gelen geri çevrilmez, Allah'ın yolladığı misafir, diye aklından geçirdi ve içeriye buyur etti.

Salona geçerken hanımına kahve yapar mısın diye seslendi.

Nasıllaşmaların ardından sohbet koyulaştı. Kaç çocuk var, torun var mı? Ne iş yapıyorlar, Nerede oturuyorlar gibi, sohbet devam ederken kahvelerde geldi.

Tam o sırada bir zil sesi daha, yan komşu Sıddık Bey gelmiş. Hüsnü Bey kapıyı açıp buyur etti.

-Bizde kahve içiyorduk senin de kısmetin varmış, deyip, tepside ki fazla olan kahveyi komşusuna ikram etti.

Bir taraftan sohbet ediyorlar bir taraftan Ali Beyi hatırlamaya çalışıyordu, nihayet hafızasının tozlu sayfaları açılmaya başladı ve hatırlamaya başladı. Çok samimi değillerdi fakat arada konuşurlardı. Şimdi daha da iştahlı konuşmaya başladı.

Misafirler tanıştırıldı, sohbet daha da koyulaştı derken Sıddık Bey, öksürmeye başladı. Ali Bey emekli doktor olduğu için ters giden bir şeyler olduğunu sezdi, hemen müdahale etti ve ambulansı aradı.

Kısa sürede ambulans gelerek Sıddık Beyi hastaneye götürdü.

Meğerse ağır bir kalp krizi geçiriyormuş, doktor müdahale etmeseymiş kurtulması çok zormuş. Öldürmeyen Allah, öldürmez diye içlerinden geçirdi, duyanlar.

İyi olacak hastanın ayağına gelirmiş doktor, diye de düşündüler.

Birkaç hafta sonra hastaneden taburcu oldu. Kalan hayatında, hayatın anlamını düşünerek ve daha da kıymet bilerek geçirmeye başladı. Yola çıkacak biri, yol hazırlığı yapar ve eksiklerini tamamlamaya çalışır ya, o da öyle yaptı. Her gün bir eksiğini tamamlamaya çalıştı.

Ali Bey, Hüsnü Bey, Sıddık Bey artık tam bir dost ve arkadaş olarak, zaman zaman bir araya gelerek, unutulmuş hatıraları hatırlayarak günlerini geçiriyorlardı.

Beraberce ölümü de unutmadan hazırlıklarını tamamlıyorlardı.


                                 


BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.