İnsan, dünyanın en değerli varlığıdır. Fakat çoğu zaman bunu bilmez ya da hissetmez. Yaptığı her yanlışta, ayağı her tökezlediğinde, kendini...

Bu Seçenek Değil


İnsan, dünyanın en değerli varlığıdır. Fakat çoğu zaman bunu bilmez ya da hissetmez. Yaptığı her yanlışta, ayağı her tökezlediğinde, kendini en aşağılarda zan eder, hisseder. Aslında bu da bize Şeytanın kurduğu tuzaklardandır. Bu şekilde morali bozulan insan daha çok yanlış yapmaya kapı açar. İnsanız, hatadan hâli değiliz. Yaptığımız hatadan dönmek, ders çıkartmak ve bir daha yapmamak erdemdir. İmtihan, işte tamda budur.

Son zamanlarda dizilerde işlenen konularda, kadın çaresiz kalınca bedeninin üzerinden geçimini sağlaması, masum bir eylemmiş gibi sunulması da kadınlara hazırlanmış bir başka tuzak olsa gerek. Böyle bir yolun olduğunu, kulaklarına fısıldamak masum görünüşü altında kötülüğe hizmet ve dâvettir.

Kaldı ki günümüzde devletimiz, sosyal devlet olma yolunda iyi yol aldı ve almaya devam ediyor. Kadın sığınma evleri, babasından kalan aylığın kesilmemesi, iş edindirme kursları, kadınlara iş kredileri gibi daha birçok husus kadının kendi ayakları üzerinde durmasına teşvik ediyor.

Hayatlarımız, altın kâselerde sunulmuyor, kimimizin ise daha ağır oluyor fakat bize düşen her zorlukta kendimizden vazgeçmek değil, daha sıkı sarılarak altından kalmasını bilmektir.

Burada feministlik yapmayacağım elbet, fakat haklı talepleri varsa bunları dinlemek gerektiğinin de farkındayım. İnsan olarak sorunlarımıza bakmak ve çözümler üreterek mutlu, huzurlu toplum olma yolunda iyi bir başlangıç olacaktır.

Kadınlarımızın şiddete uğramamaları ve hayatlarını kaybetmemeleri için de acil önlemler alınmalı ve uygulanmalı. Hangi durumda olursak olalım bedenimiz üzerinden geçimimizi sağlamaya masum bakamayız. Bu anlayışı destekleyen dizi ve filmlerden vazgeçilmeli, daha güzel yollar hazırlanmalıdır. Yoksa bu kısır döngü içinde nesillerimizi heba etmeye devam edeceğiz.

Bulunduğumuz yüzyıl, insanın o kadar da aciz olmadığını gösteriyor. Bizlerde kendimize sahip çıkarak kadınlar üzerinde oynanan oyunları kırabiliriz. Güçlü kadınlar, güçlü toplum demektir. Kadınlarımız baba evinden başlayarak tutulan ayrımcılık ve aşağılanmaya maruz kalmadan erkek kardeşleriyle eşit şartlarda beslenme, barınma, sevgi, eğitim gibi alanlarda bir olmalı ve yarınlarına güven ve huzurla bakmalı. Yoksa korkarım ki daha çok canlar yanmaya devam edecek.

Bu görevleri yerine getirmeyen veya getiremeyen anne babalar, vazifelerini yerine getirmemiş sayılmalı ve denetim altında tutulmalı, hâlâ düzelme olmuyor ise devletin koruması altına alınmalı. Tabi ki bu, istenmeyen bir durum, fakat dahada istenmeyen durumlar ortaya çıkmadan önlem almak daha doğru olsa gerek. 

Bu konularda uzmanların elbette daha iyi önerileri olabilir. Onun için kısa kesip, yarınlarımızın bugünlerimizden daha huzurlu ve mutlu olması duası ile bitiriyorum.





BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.